Yukarıda: 12 Şubat 2022’de Federal Parlemantonun dört bir yanını saran 1 ila 2 milyonluk Kanberra Konvoyunun bir kısmı.
17-02-2022: Bu, açık farkla, Avustralya’nın siyasi tarihindeki en büyük gösteriydi. 12 Şubat’ta Parlamento Binasına kitlesel bir yürüyüş ile sonuçlanan Kanberra Özgürlük Konvoyu, başkente akın etti. [1] Toplam sayıları tahmin etmek zor olsa da polis bile Epic Park’ta 800.000 kişinin çadır kurduğunu ve o gün Avustralya Başkent Bölgesi’ne (ACT) 1,4 milyon aracın girdiğini itiraf ediyor. Bazı araçların 50 veya daha fazla yolcu barındıran otobüsler olmasıyla, aşı zorunluluğu ve aşı pasaportlarını yürürlükten kaldırmaya kararlı en azından 1 ila 2 milyon kişi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Siyasilere yönelik en popüler slogan “Hepsinin Kıçına Tekmeyi Basın!” oldu. Ana akım medyanın “on bin aşı karşıtının” sokağa çıktığına dair gülünç iddiaları, onların düzenin avukatlığını yaptıklarını bir kez daha açıkça ortaya koyuyor, kitlelerin dayanılmaz despotizm ve baskıya karşı amansız isyanını durdurma amacı güdüyor.
Özgürlük Hareketi Dünyada Yayılıyor
Canberra’ya Özgürlük Konvoyu, binlerce kamyoncunun kış ortasında sıfırın altında sıcaklıklarda ülkenin dört bir yanından başkent Ottawa’ya sürdüğü ve on binlerce yaya tarafından alkışlandığı Kanada’daki Özgürlük Konvoyundan ilham aldı. Tetikleyici, Kanada-ABD sınırını geçen kamyoncular için aşı zorunluluklarıydı. Kamyoncular – Kanadalılar arasında kitlesel destekle – artık yeter diyorlar. Kitle hareketi, Kanada’nın en işlek ticari yolu olan Ambassador Köprüsü’nün ablukaya alınmasıyla baskıyı artırdı. [3] Yeni Zelanda’da Özgürlük Konvoyu protestocuları aşı zorunluluklarına karşı kararlı bir eylem için Wellington’daki parlamentonun önünde toplandılar. Polis müdahalesi şiddetliydi, tüm COVID-19 kısıtlamaları kaldırılana kadar meydanı terk etmemeye yeminli 50 kişi tutuklandı ve çadır kuranlar zorla çıkarıldı. [4] Aynı hafta sonu Fransa’nın başkenti Paris’e giden Özgürlük Konvoyu, yetkililerin 7000 polis görevlendirmesine neden oldu. Göstericiler şehrin sokaklarını kapattılar, Fransız ve Kanada bayrakları salladılar ve “QR Kodu, Bir Daha Asla!”, “Özgürlük” ve “Aşı Pasaportuna Hayır!” sloganları attılar. [5]
Özgürlük Hareketi kesinlikle temel demokratik ve medeni haklarlara ilgili olsa da, yalnızca hak taleplerine kesinlikle indirgenemez. Aşı zorunluluğu, hayatlarını kolayca sonlandırabilecek deneysel bir ilacı almaktan geri duran milyonlarca işçinin istihdamına son vermekten başka bir şey değildir. Neredeyse evrensel olarak burjuva kanunları, insan hakları ve sözde liberal demokratik (ama özde emperyalist) devletlerin anayasalarına aykırı olan soykırımcı istihdam yönergelerini ortadan kaldırma gayesi güden bir kitle hareketi söz konusu burada. Dahası, “aşısızların” toplumdan dışlanması, korkunç ve eşi görülmemiş bir Apartheid biçiminin dayatılmasıdır.
Kovid Solu Boyun Eğiyor
Liberal Demokrasiyi Faşizmle değiştirmeye yönelik bariz bir hamle olan hükümet baskısına karşı mütemadiyen seferber olan modern tarihin en büyük siyasi hareketine rağmen, Kovid Solu (eski ismiyle Tecrit Solu) yine de proletaryaya ihanet etmekte kararlı. Daha önce de öne sürdüğümüz gibi, sözde sol partilerin Kovid ihaneti 4 Ağustos 1914 ihanetini geride bıraktı. O zaman, neredeyse dünyadaki tüm “sosyalist” partiler “kendi” egemen sınıflarını desteklediler ve Birinci Dünya Savaşı denilen katliama doğru yürüdüler. [6] Bugün Kovid Solu, mali sermayenin başlattığı iç savaşın en başından beri, Kovid Faşizmine karşı harekete geçmiş milyonlarca emekçiyi “Aşırı Sağ” veya “Faşist” olmakla suçlama cüretini göstererek agresif bir şekilde “kendi” emperyalizminden saf tuttu. Bu süreçte, Kovid Solu sadece Marksizme saldırmakla kalmıyor, onun aşınmasına ve parçalanmasına da neden oluyor.
Örneğin, ilkokul çağındaki çocukları okulları kapalıyken evde tutmaya yönelik militan kampanyasıyla tanınan (!) Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP), Ottawa’daki Özgürlük Konvoyunu “Aşırı-Sağ ve Faşist aktivistlerin işgali” olarak gamsız bir şekilde kınamaktadır. [7] Avustralya’nın Sosyalist Alternatif’i (SAlt), devamlı karşı protestolar düzenleyip devasa Özgürlük Hareketine karşı koymak için beyhude girişimlerde bulunarak en saldırgan grup oldu. SAlt, Özgürlük Hareketini “Faşist”, “Aşırı Sağ” ve “Sağlık Karşıtı” olmakla suçlasa da, [8] “Irkçılığa ve Faşizme Karşı Kampanya” (CARF) aracılığıyla kendisi hariç Kovid solunu bile harekete geçiremedi. Devasa Özgürlük gösterilerinde SAlt’ın “Sağlık Yanlısı” gözcüleri, 50’ye karşı 100.000 veya en fazla 1000’e karşı 400.000 sayılarıyla ihmal edilebilecek kadar az. Karşı grev hattınız yüzbinlere bir oranında sayıca azınlık olarak kalıyorsa, katılanların aklından kim bilir neler geçiyordur!
Solidarity, Özgürlük Hareketine karşı çıkmak ve onu “Faşist” olarak suçlamak yerine, “pandemi” odaklarına karşı sol muhalefetin oluşması gerektiğini iddia ediyor. En azından retorik olarak aşı zorunluluğuna karşı, sözde “sağ” özgürlük hareketini baltalamak için “sol” protestolar oluşturulması çağrısında bulunuyorlar. Bu kulağa biraz mantıklı gelse de “Faşist grupların” Özgürlük Hareketine katıldığını ve “bireysel Neo-Nazilerin” eylemlere sızdığını iddia ederek Kovid Solunun bayrak sallayan üyeleri olarak renklerini belli ediyorlar. [9] Özgürlük Hareketinin bileşimine ilişkin iddiaları için en ufak bir kanıt sunmuyorlar ve hiç katılmadıysalar, nereden bilebilirler ki?
Green Left Weekly’de yayınlanan bir raporda Socialist Alliance (SA), Kanberra Konvoyunun “büyük ölçüde orta yaşlı ve beyaz” olduğunu iddia ederek kimlik siyaseti ödülünü kazandı, ardından pek çok aile grubu ve çocuklarının da orada olduğu isteksizce kabul etmek zorunda kaldı. SA, şirket medyasının sadece “on bin” eylemcinin olduğu gülünç iddiasını inanılmaz bir şekilde tekrarlıyor. [10] Avustralya tarihindeki en büyük mitingi “aşı karşıtı” olarak yaftalıyorlar. Özgürlük Hareketinin temel talebi, aşıya karşı değil, aşı zorunluluklarına karşıdır. Aşı zorunluluğu nedir? İsteseniz de istemeseniz de hükümet tarafından verilen deneysel bir ilacı kendinize enjekte edin – ya da sofraya ekmek koyma ve başınızın üstünde bir çatı bulundurma hakkınızı kaybedin. “Pandemi” ile birlikte, sözde solun tamamı, kendilerini karşı olduklarını iddia ettikleri kurumların safında buldu.
Kimlik siyasetinin bir başka şampiyonu olan The Trotskyist Platform (TP), süper seçkinlerin kollarına bir adım daha atıyor. Aşıları, yüz maskelerini ve sosyal mesafe kurallarını reddetmenin hakları olduğunu iddia edenlerin bunu, sosyalist ve sendikal hareketin dayandığı kolektivist ruha tezat olan “aşırı bireycilik” temelinde yaptıklarını iddia ediyorlar. [11] İşçilere karşı böylesi bir düşmanlık söz konusu olunca insan ne diyeceğini bilemiyor. Sendika bürokrasisi ihanetten ayrı ve bağımsız her türlü siyasetten tamamen yoksundur. Avustralya Sendikalar Konseyi (ACTU), “Kovid” dinine kapitalist politikacılardan bile daha fazla inandığını göstermek için, kısa süre önce ücretsiz Hızlı Antijen Testleri talep etmek üzere grev eylemi tehdidinde bulundu! [12] “Marksist” olduğunu iddia eden bir örgütün en azından son derece muhafazakar sendika bürokrasisinin solunda bir konum almaya çalışması beklenebilir, ama TP bunu bile yapamadı. Örneğin, TP, “aşısızların” işyerlerinden tamamen kovulmasını talep eden bir açıklama yaparsa, ACTU bürokrasisini destekleyecek mi? Her nasılsa, bunun bile onları uyandıracağından şüpheliyiz.
“Marksizm-Leninist” (pratikte Stalinist) olduğunu iddia eden partiler de sözde “Troçkist” partilerle aynı telden çaldılar. Avustralya Komünist İşçi Partisi (CWPA), Diktatör Dan Andrews ile işbirliği yapan yetkililerinin aşı zorunluluğu konusunda ihanetini protesto eden İnşaat Ormancılık Madencilik Denizcilik ve Enerji Sendikası (CFMMEU) üyelerini kınamaktan geri adım atmıyor. “Faşist” olarak işlerini kaybetmekle karşı karşıya kalan CFMMEU üyelerine zehirli ve acımasız küfürler savuruyorlar. [13] Avustralya Komünist Partisi (CPA), Özgürlük Hareketinin “zararsız olmaktan çok uzak” olduğunu ve protestoların özünde “Sağ Aşırılıkçılık” olduğunu yazarak biraz daha ölçülü davranmıştır [14] Avustralyalı Komünist Partisi (ACP), en başından itibaren, sokağa çıkma yasağı karşıtı özgürlük hareketini “Faşist ideolojinin seferberliği” olarak niteledi. [15] Stalinizme karşı evrensel muhalefetimize rağmen, bu partilerin tüm üyelerinin en azından kendi liderliklerinin Büyük Medya, Büyük İlaç, Büyük Teknoloji – süper seçkinlerin – önünde diz çökme eğilimini sorgulamadığına inanmak zor.
Faşizm – Eski ve Yeni
Faşizm, her şeyden önce, kapitalist devletin özel şirketlerle kaynaşmasıdır. Bunun en açık ifadesi, Big Media, Big Pharma ve Big Tech’in yandaşlıklarını gizlememesi ve en donanımlı kardiyolog, doktor ve virologların bazılarından bile Kovid hakkındaki farklı görüşleri agresif bir şekilde sansürlemeleridir. Hayal edilemez özel servetin önderliğini takip eden Kovid Solu, aynı şekilde, hükümet ve şirket gücünün en yüksek kademelerinden farklı bir bakış açısına sahip olan herhangi biriyle tartışmayı reddediyor. Düzen ile uyum talep ederken çeşitlilik vaaz ediyorlar. Dahası, sadece kendi görüşlerine boyun eğilmesini talep etmiyorlar, parlamenter prosedürün tuzaklarını ortadan kaldırma (Faşizm) sürecinde olan kapitalist devletlere de kapsamlı bir şekilde boyun eğilmesini bekliyorlar.
“Bir Liberali soyun, bir Faşist bulacaksınız”. 1960’lardan kalma bu söz, bugün belki de o zamandan daha geçerli. Yirminci yüzyılda bir Faşist kolayca tanınabilirdi – Nazi, Kara Gömlekli, Kahverengi Gömlekli veya bir tür Aşırı Milliyetçiydiler. Kovid zamanında bir Faşist bu şekilde adlandırılmaz, eylemleri ve davranışları farklı bir etikete sahiptir. Bugün Faşizm, sözde İnsancıllığı, Çoğulculuğu ve “Halk Sağlığını” temsil eden “ilerici” Liberallerin alanıdır. Ancak bu sadece psikolojik olarak kendilerinin olduklarına inandıkları şeydir. Neredeyse hiç kimse kendisini bir “Faşist” olarak hayal edemez ve tavırlarının Faşizm ile bire bir aynı olduğu söylense bile, Faşist olduğunu şiddetle inkâr eder. 1930’larda Nazi totaliterizmini yürütenlerin askerler değil, ağırlıklı olarak doktorlar ve bilim insanları olduğunu hatırlamakta fayda var. Öjeni, “Üstün Irk”, “istenmeyenlerin” ortadan kaldırılması ile bugün “aşısızların” toplumdan dışlanması arasındaki paralellikler aşikârdır.
Kovid Solu, işçi sınıfına karşı kendi günahlarını örtmek için günah keçileri gösteriyor. Pozisyonlarını tersinden kanıtlamak için, Kanada, ABD, Avrupa, Avustralya ve başka yerlerdeki egemen sınıfların umutsuz hedefi olan Özgürlük Hareketini yok etme girişiminde bulunurlar. Bunu yapmak için iftira atarlar, fantastik bir samandan adam (Özgürlük Hareketi içinde “Faşistler”) dikerler, daha sonra onu karton kılıçlarıyla öldürürler ve işçileri “Aşırı Sağ”dan uzaklaştırıp “sosyalist” olarak görevlerini tamamladıklarını zannederler. Biçimi içerikten ayırt edemeyenler Liberallerin, sözde “Marksist” yapılanmaların, Anarşistlerin, sendika yetkililerinin, Sosyal-Demokrat ve Muhafazakar burjuva siyasi partilerinin bugün tek bir siyasi blok oluşturduğunu göremiyor. Kendileri bunu en kötü rüyalarında tasavvur edemeseler de bu blok Kovid Faşizminin siyasi ve ideolojik temelini oluşturuyor. Bu, egemen sınıfın Kovid gündemini – açık bir iç savaş vasıtasıyla işçi sınıfının korkunç baskısını – yönlendirmek için görevlendirdiği organdır.
Öte yandan Özgürlük Hareketi, Milliyetçi eğilimine rağmen, kendisinin küreselci seçkinlerin (Bill Gates, Jeff Bezos, Klaus Schwab, Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler ve benzerinin) “sosyalizmi” ve “komünizmi” ile mücadele ettiğini hayal etse bile, Batı kapitalizminin mevcut aşamasına (Kovid Faşizmi) nesnel olarak direniyor. Aynı zamanda Özgürlük Hareketi de Faşizme karşı savaştığının farkında – bu nedenle “Faşizme ve Komünizme Karşı Savaşıyoruz” sloganları atılıyor. Yine de Faşizmin kapitalizme bağlı olduğunu, kapitalizmin belirli bir noktada onu doğurduktan sonra dizginleri Faşizme devrettiğini genellikle göremiyorlar. Kovid “sağlık” Faşizmi, sınıflara bölünmüş bir toplumun gelişme yasasının hiçbir şekilde tarihsel bir istisnası değildir.
Kuşkusuz, Özgürlük Hareketinin milliyetçiliği (Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Fransız ve benzeri ulusal bayraklar sık sık dalgalandırılır), özgürlük yanlısı Marksistlerin incelik ve sabırla savuşturmaları gereken önemli bir sorun olmaya devam ediyor. İşçi sınıfı, tüm hükümetlerin, siyasetin tüm fraksiyonlarının, neredeyse tüm partilerin ihanetine uğradığını düşünüyor – ve bunda pek de haksız sayılmazlar. Buna rağmen, gerçek devrimcilerin kendilerini Özgürlük Hareketine atmaları, despotizme karşı ayaklanan kitlelerle omuz omuza savaşmaları ve en sınıf bilinçli işçileri gerçek özgürlüğün ancak çökmekte olan kapitalist rejimleri deviren ve yeni işçi cumhuriyetleri kuran işçi devrimleri ile elde edebileceği perspektifine kazanmaya çalışmaları gerekir. Bu perspektif için zorunlu olan, Bolşevik-Leninizmin temel direklerine sıkıca bağlı bir öncü partinin inşa edilmesi ve dünya kaynaklarının bölgesel olarak bütünleşmiş, kolektif ve planlı ekonomiler aracılığıyla dağıtılması – yeni sosyalist düzenin temeli için mücadeledir.
İŞÇİLER BİRLİĞİ
E: workersleague@redfireonline.com
[1] https://tottnews.com/2022/02/12/huge-scenes-in-canberra/ (16-02-2022)
[2] https://www.abc.net.au/news/2022-02-12/thousands-of-protesters-against-mandatory-vaccination/100825478 (16-02-2022)
[3] https://www.thestar.com/politics/federal/2022/02/12/ottawa-freedom-convoy-protests-continue-despite-ontarios-new-emergency-measures.html (16-02-2022)
[4] https://tottnews.com/2022/02/10/new-zealand-parliament-freedom-convoy/ (16-02-2022)
[5] https://www.zerohedge.com/political/thousands-paris-police-brace-freedom-convoy (16-02-2022)
[6] https://redfireonline.com/2020/12/29/theses-on-lockdowns-and-political-tasks-for-socialists/ (16-02-2022)
[7] https://www.wsws.org/en/articles/2022/02/08/pers-f08.html (16-02-2022)
[8] https://redflag.org.au/article/covid-zero-catastrophe-how-did-it-come (16-02-2022)
[9] https://www.solidarity.net.au/highlights/left-opposition-to-pandemic-powers-needed-to-undermine-right-wing-freedom-protests/ (16-02-2022)
[10] https://www.greenleft.org.au/content/anti-vax-protesters-take-over-canberra-city (16-02-2022)
[11] https://www.trotskyistplatform.com/dont-believe-the-far-rights-deadly-lies/ (16-02-2022)
[12] https://www.hcamag.com/au/specialisation/employment-law/unions-threaten-to-take-strike-action-unless-employers-give-free-rapid-antigen-tests/322729 (16-02-2022)
[13] http://communistworkerspartyofaustralia.org.au/resources/THE%20AGITATOR%205th%20Edition%20published.pdf (16-02-2022)
[14] https://cpa.org.au/guardian/issue-1989/the-sinister-side-of-the-anti-vaxxer-freedom-rallies/ (16-02-2022)
[15] https://auscp.org.au/publications/the-anti-lockdown-movement-and-fascism/ (16-02-2022)
One thought on “Samandan Korkuluk: Özgürlük Hareketinde “Faşizm””