Sokağa Çıkma Yasakları (Red Fire)

Sokağa Çıkma Yasakları Üzerine Tezler ve Sosyalistler için Siyasi Görevler

29.12.2020 Tarihinde İşçi Ligası (Workers’ League veya WL) tarafından benimsenmiştir.

1. Batı’nın egemen sınıfları tarafından dayatılan neredeyse bir yıllık karantinadan sonra, acımasız totaliter önlemleri haklı çıkarmak için kullanılan yalanların 2021 boyunca devam edeceği birçok işçi için giderek daha açık hâle geliyor. Dünyanın insanlığı tehdit eden ölümcül bir salgın ile karşı karşıya olduğu, artık inandırıcı değil (ne zaman oldu ki?). Bu asla bir virüsle ilgili değildi. Aksine, “Covid-19”, finans kapitalin işçilere ve ezilen insanlara karşı başlattığı bir iç savaşın parçasıdır.

2. Pekâlâ planlanmış ve önceden tasarlanmış olabilecek bu saldırı, öncelikle işgücü maliyetini düşürmeyi amaçlıyor. Yani en büyük özel şirketlerin sermaye getirilerini işçi sınıfı pahasına artırmak için kullanılan bir yöntemdir. Bu, büyük çaplı işten çıkarmalar ve kapitalist ekonomilerin tüm sektörlerinin kasıtlı olarak kapatılması yoluyla gerçekleştirilir. Küçük ve orta ölçekli sermaye sahipleri de çarpıcı biçimde etkilenirken veya iflasa sürüklenirken de bu, bu sektörlerde çalışan işçilere yönelik bir başka küstah saldırıdır.

3. İşsizlikteki büyük artış, hâlâ istihdam edilen işçileri korkutmak ve sahte koronavirüs anlatısına uygun hareket etmeye teşvik etmek için kullanılıyor. Hatalı olarak “Covid-19”a atfedilen işsizlik, odağı gerçek suçlulardan, büyük sermaye ile onlara hizmet eden politikacılar ve hükümetler arasındaki gizli anlaşmadan uzaklaştırıyor. Kâr amacı güden ekonomilerin tüm bölümlerinin kasıtlı olarak kapatılması yoluyla yoksulluğun yaratılması, kalan çalışan işçilerin – son 30 yıldır kapitalizmin “normal” işleyişi nedeniyle saldırı altında olan – makul ücretler ve koşullar talep etmesini önlemek amacıyla kullanılıyor.

4. “Pandemi” kisvesi altında işçilerin işlerine, ücretlerine ve çalışma ve yaşam koşullarına eşi görülmemiş bu saldırı, en temel burjuva demokratik hakların fiilen ortadan kaldırılmasını gerektiriyor. İfade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, seyahat özgürlüğü ile yazılı ve yazılı olmayan anayasal haklar birçok durumda göz ardı edilmiş veya kaldırılmıştır. Bazı eyaletlerde bütün meclisler kapatıldı ve seçimler askıya alındı. Arkadaşlarınızı ve/veya ailenizi kendi evinize davet etme hakkı artık hükümet onayına tabidir. Bir bara/tavernaya, bir restorana veya bir kiliseye gitme hakkı bile yoktur ve aynı şekilde bir izin gereklidir. Sokağa çıkma yasağı ve diğer kısıtlamalar, kapitalist devlet tarafından – ya polis ya da ordu ya da her ikisi tarafından – uygulanır. Bu, faşizmin yeni ve özel bir biçimidir.

5. Sokağa çıkma yasağı geçici olarak kaldırılsa veya askıya alınsa bile emperyalist devletler her an yeniden uygulamaya geçebilir. İzleme ve takip, sürekli değişen ve mantıksız kurallar dizisi, zengin seçkinler dışında herkese empoze ediliyor ve her türlü sivil özgürlükleri yerle bir ediyor. Bilimsel olarak temelsiz sosyal mesafe ve yüz maskesi kuralları uygulanmakta ve çalışan insanlara karşı başka bir tehdit olarak kullanılmaktadır. İşçiler ayrıca hiçbir tıbbi veya bilimsel gerekçesi olmayan “Covid” aşısı, “Covid” pasaportları, ve ulusal sınırlar ya da eyalet sınırlarının kapatılmasıyla tehdit ediliyor.

6. Sokağa çıkma yasağının, sosyal mesafenin, mekanların kapatılmasının, “sağlık” direktiflerinin, fiziksel ve sosyal insan etkileşiminin engellenmesinin, her türlü toplantının engellenmesinin vb. ana siyasi nedeni, emekçilerin büyük sermayenin zalimce saldırısına direnmelerini engellemektir. Sahte bilim tarafından desteklenen acımasız emirlerin dayatılması, belirli düzeyde sistemik bir meydan okuma sağlayan bazı siyasi hareket ile protestoları neredeyse tamamen sokaklardan kaldırdı, örn. Fransa’da Sarı Yelekliler hareketi. Bazı durumlarda, sokağa çıkma yasağı ve diğer “sağlık” kısıtlamaları, yargıçlar tarafından, burjuva yasasını yorumlayanlar tarafından bile, yasadışı ve anayasaya aykırı bulundu. Siyasi partiler ve işçi sendikaları, kapitalist devlet tarafından toplanmaları engellenirse – muhtemelen yönetici elitin açık niyetlerinden biri – etkili bir şekilde faaliyet gösteremezler. Kapitalist egemen sınıflar, işçilerin 20. yüzyılda yararlandıkları demokratik hakların kırıntılarından artık yararlanamamaya alışmalarını istiyor.

7. Sendika bürokrasisi – gereksiz derecede fazla maaş alan memurlar – emsali olmayan bir ölçekte işçilere ihanet etti. Sokağa çıkma yasaklarının mantıksızlığı konusunda kapitalist politikacılara veya ana akım medyanın herhangi bir bölümüne karşı çıkan herhangi bir sendika yetkilisini bilmiyoruz. Aslında, sendika yetkilileri, kapitalist devletin ideolojisinin ve fiziksel diktelerinin en ateşli uygulayıcıları olmuştur. Her şeyden önce, bugün krizdeki kapitalizmin sokağa çıkma yasağı gibi olağanüstü baskıcı önlemler gerektirdiğinin farkındalar – ve bu yüzden bunları uygulamaktan çok mutlular. Bu nedenle, sendika üyeleri bölünmüş durumda: Bazı sendika üyeleri aşırı muhafazakar liderliği takip ederken, diğerleri sendika liderlerinin neden açıkça yetkililerin yanında yer aldığı konusunda tatminsiz ve/veya kafası karışmış durumda.

8. Görünüşte “sosyalist” olan partilerin neredeyse tamamı, Covid konusunda işçilere 4 Ağustos 1914’tekini muhtemelen aşan bir ihanet gerçekleştirdi. O zamanlar, dünya çapında sosyalist partiler –Bolşevikler dışında – bir anda “kendi” egemen sınıflarını desteklediler ve bu da I. Dünya Savaşı kıyımını getirdi. Bugün, neredeyse tüm sözde sol partiler, hep birlikte, işçilerin acımasız karantinalar ve kitlesel işsizlik yoluyla sefalete savrulmasına yardımcı olmak için “kendi” kapitalist hükümetleriyle ve dünya emperyalizmi ile coşkuyla birleştiler. Sokağa çıkma yasağı, sosyal mesafe, yüz maskeleri ve zorunlu aşılardan oluşan burjuva ideolojisini sorgusuz sualsiz kabul ediyorlar ve işçilerin baskı politikalarını sorgulamasını önlemek için ellerinden gelen her şeyi yaparak yardımcı polis personeli olarak hareket ediyorlar. “Karantina solu”, milyarder sermayeye açıkça hizmet etmek için sendika bürokratlarıya birleşiyor.

9. Sendika yetkililerinin işçilere ihaneti ve sokağa çıkma yasağı, deforme olmuş işçi devletlerinin muhafazakar ve milliyetçi siyasi liderlikleriyle bu kadar uyuşamazdı. Çin Halk Cumhuriyeti’nde (ÇHC), Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde (KDHC), Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti’nde (VSC), Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde (LDHC) ve Küba Cumhuriyeti’nde (KC) proletaryanın siyasi gücünü gasp eden kısmen “komünist” ve “işçi” partiler, ABD/AB (Avrupa Birliği) emperyalizminin dünya çapında karantinalar uygulamasına yardımcı olmaktan çekinmediler. “Barış içinde bir arada yaşama” ve “tek ülkede sosyalizm”(e ihanet) tezlerinin klasik bir örneği olarak, kendilerini devirmeye ve yok etmeye çalışan ABD/AB önderliğindeki aynı emperyalizme siyasi olarak yardım ettikleri için özür dilemediler. Marksizmi çarpıtan ve bayağılaştıran bu kişiler, Batı’nın egemen sınıflarının “kendi” işçilerine vahşi bir saldırı gerçekleştirmesine yardım ederken gözlerini bile kırpmadılar. Aynı saldırıyı ülke içinde proletaryaya tam olarak dayatmamakla birlikte, kendi sınırları içinde çalışan insanları aldatmak ve yanlış yönlendirmek için bilimsel ve tıbbi bir fanteziye kapıldılar.

10. Birkaç istisna dışında (örneğin Belarus vb.), emperyalist olmayan devletlerin hükümetleri de sahte koronavirüs anlatısında ABD/AB emperyalizmiyle doğrudan ittifak kurarak kendi işçilerine ihanet ettiler. Rusya Federasyonu ve İran İslam Cumhuriyeti hükümetleri, aynı şekilde sokağa çıkma yasağını, yüz maskelerini ve hatta aşıları uygulamaya koydu. Rusya ve İran’ın siyasi liderlikleri, deforme olmuş işçi devletlerinden farklı bir siyasi temelde hareket ederken, geri kalan 5 deforme işçi devletinin sözde “Marksist-Leninist” yönetimleri kadar hain bir rol oynadılar.

11. Deforme olmuş işçi devletlerinin ve emperyalist olmayan devletlerin hükümetlerinin, aynı koronavirüs yalanlarını ilan edip uygulayarak ABD/AB emperyalizmini yatıştırma ve tatmin etme girişimleri, onlara karşı emperyalist savaşın yüksek tehlikesini azaltmadı, artırdı. Emperyalizm hiçbir devletle hiçbir kalıcı pazarlık ya da kalıcı anlaşma yapmayacak ve dünya işçileri tarafından devrilene kadar emperyalist olmayan devletleri yok etmeye devam edecektir. ABD ve AB’nin egemen sınıfları arasında bazı küçük anlaşmazlıklar olsa da, Rusya, Çin, İran, Suriye, Venezüella vb. ülkelerde hala “rejim değişikliği” arayışındalar ve bunu yapmak için dünya savaşını göze almaya hazırlar.

12. ABD’de Joe Biden/Kamala Harris ve Demokratların – muazzam bir sahtekarlık yoluyla – “seçilmesi” Pentagon tarafından başlatılacak bir emperyalist savaş tehlikesini de büyük ölçüde artırdı. Bu, Suriye’ye karşı rejim değişikliği savaşının devamı veya emperyalist olmayan daha küçük bir devlete karşı yeni bir rejim değişikliği savaşı olabilir veya Rusya ve/veya Çin ile küresel bir çatışma olabilir. “İlerici” ve “solcu” olma iddiasında olan, karantina solunun kilit liderleri ve organizatörleri, Black Lives Matter, Antifa ve muhafazakar sendika bürokrasisi gibi emperyalizmin liberal sütunlarının, bu savaşların kışkırtılmasını ve sürdürülmesini ABD emperyalizmi adına savunmaları son derece muhtemeldir.

13. Bir “pandemi”, yüz maskeleri, sosyal mesafe, takip ile izleme, zorunlu aşılar ya da herhangi bir öbür Covid kısıtlamasını kabul etmek, işçi sınıfına nihai ihanettir. Diğer işçilerin “kurallara uymasını” sağlamaya çalışmak, milyarder sermayenin dünyadaki işçiler ve ezilenler üzerindeki ölüm pençesini tutmasına yardımcı olmaktır. Sözde sosyalistlerin herhangi bir şekilde hayali Covid anlatısına teslim olmaları, Marksizmin temel ilkelerinden açık ve geri dönülemez bir kopuştur. Hiçbir sosyalist, emperyalist egemen sınıfların, onların politikacılarının ve şirket medyasının isteklerini yerine getirirken hiçbir şekilde solcu olduğunu iddia edemez.

14. Bu nedenle, karantina karşıtı ile karantina yanlısı konumun arasındaki çizgi, emek ile sermaye arasındaki sınıf çizgisidir. Dahası, dünya kapitalizminin korkunç koşulları göz önüne alındığında, karantina karşıtı hareket anti-faşist olarak nitelendirilebilirken, karantina yanlısı pozisyon faşist yanlısı olarak nitelendirilebilir. Bu, büyük ölçüde “sağcı” ve “komplo teorisyenlerinden” oluşan karantina karşıtı hareketin görünümünden bağımsız olarak, irrasyonel karantina yanlısı fanatikler ağırlıklı olarak “sol” ve liberal unsurlardan oluşuyor. Gerçekte, sokağa çıkma yasağı taraftarları hiçbir şekilde solcu veya ilerici değildir. Liberalizmin son 20 yılda siyasi olarak sağa kayması nedeniyle kendilerini basitçe “sağdan” daha sağcı bir konumda buldular.

15. Marksistlerin karantina karşıtı hareketi mümkün olduğunca derinden ve geniş bir şekilde inşa etme perspektifinin olmasının nedeni budur. Görünüşüne rağmen, isyancı işçi sınıfının öncüsü şu anda, sokağa çıkma yasağı faşizminin ideolojisinin ve politikasının tamamına alenen meydan okumak için büyük risk almaya hazır güçler içinde bulunuyor. Bu, büyük kesimlerin milliyetçilik, spiritüalizm, “küreselcilik” ve “anti-sosyalizm/anti-komünizm” gibi siyasi olarak yanlış yönlendirilmiş kavramları benimsemesine rağmen. Bu ve benzeri fikirlerin yaygınlığına rağmen, sokağa çıkma yasağı karşıtı hareketin siyasi yönü, tecrit faşizmine başvuran kapitalizmin siyasi ve ideolojik çöküşüyle doğrudan ve güçlü bir şekilde yüzleşir.

16. Bu nedenle, İşçiler Birliği, tecrit karşıtı hareketin birleşik bir cephe olarak inşa edilmesini teşvik ediyor. Yani, işçilere, karantinaya, zorunlu yüz maskelerine, zorunlu aşılara, anlamsız kısıtlamalara, ekonomik kapatmalara, sınır kapatmalara, devlet gözetimine vb. karşı olanlarla omuz omuza karantina karşıtı hareketin tüm toplantılarına, gösterilerine ve seferberliklerine enerjik bir şekilde yardım etmeleri ve katılmalarını tavsiye ediyoruz. Bu birleşik cephe içinde, tüm siyasi ve yarı siyasi örgütler ve partiler, materyallerini dağıtma ve başkalarını kendi görüşlerine kazanma hakkına sahip olmalıdır. Ancak hiçbir şekilde sosyalistler veya başka bir eğilim, politikalarını blok içindeki herhangi bir başka gruba tabi kılmamalıdır. Birleşik cephe, bileşen gruplarının veya bireylerin siyasi perspektifi için değil, ortak hedeflere ulaşmak için inşa edilmiştir

17. Aynı zamanda, karantina karşıtı hareket içindeki Marksistler, sosyalizme en yüksek sınıf bilincine sahip unsurları arayıp kazandırma görevine sahiptir. Birçok işçinin sosyalizmi Stalinizmle ve/veya küreselciliği sosyalizmle karıştırdığı talihsiz gerçeği göz önüne alındığında, bu zordur ve incelikle yapılmalıdır. Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Ekonomik Forumu (WEF), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) vb. çok uluslu kapitalist kurumlardır ve işçi sınıfından yana bir zerre kadar içeriğe sahip değildir. Başta ÇHC olmak üzere deforme olmuş işçi devletlerinin Stalinist siyasi aygıtları, kendi ülkelerinde sosyalist ekonomilerini kısmen savunsalar bile sosyalizmi tanınmayacak kadar çarpıtıyor. Sokağa çıkma yasağı karşıtlarını, sosyalizmin hiçbir şekilde siyasi baskı (yani Stalinizm) anlamına gelmediğine, aslında işçi sınıfının tiranlıktan kurtuluşu anlamına geldiğine ikna etmek hayati önem taşımaktadır.

18. Hiçbir birleşik cephe kalıcı değildir ve sosyalistler de karantina karşıtı hareketi kalıcı olarak görmemelidir. Marksistlerin her aşamada siyasi yönünü ve başarılarını değerlendirmeleri ile derecelendirmeleri gerekir. Karantina karşıtı hareket herhangi bir anda radikal bir şekilde işçi sınıfı karşıtı konumlar (açık ırkçılık, açık sendika karşıtı görüşler, açık Çin karşıtı veya sosyalist karşıtı konumlar) benimserse, o zaman sosyalistler, hareket içinde bu tür görüşler ile mücadele etmeli veya hareketi tamamen terk etmelidir.

19. Şu anda, karantina karşıtı hareketin işçi sınıfı karşıtı bir yönde geliştiğine dair önemli bir gösterge yok. Katılımcıların çoğu çeşitli siyasi geçmişlerden gelmektedir ve savaş karşıtlığı ile barış sorunları, sivil özgürlükler ile demokratik haklar, tıbbi seçim özgürlüğü sorunları, ortak hukuk haklarının restorasyonu, hareket özgürlüğü vb. ile ilgilenmektedirler. Bununla birlikte, karantina karşıtı hareketin, siyasi gelişmelerin etkisi veya kapitalist devletin baskısı yoluyla belirli bir aşamada sol ve sağ (veya ikiden fazla) kanata ayrılması olasılığı vardır. Eğer bu gerçekleşirse, sosyalistler yine böyle bir bölünmenin siyasi nedenlerini değerlendirip oradan hareket etmelidir.

20. Emekçiler için, kapitalizmin emperyalist merkezlerde yıkılması ve deforme olmuş işçi devletlerindeki proleter politik devrimler ile birleşmesi olmaksızın, karantinalardan veya “Büyük Sıfırlama” ya da “Yeni Normal”den kalıcı bir kaçış olmayacaktır. En azından bu, demokratik işçi konseylerinin kurulmasını gerektirecektir. Çöken ve dolayısıyla kanunsuz ve tehlikeli bir kapitalizmden gelen bir yıllık çekiç darbelerinden sonra, bir işçi sınıfı saldırısına şiddetle ihtiyaç vardır. Şimdi ve gelecek dönem için işçi sınıfı liderliğinin sağlanmasına yardımcı olacak hayati bir görev, Sürekli Devrimi desteklemeye yeminli uluslararası bağlantılı Leninist öncü partilerin oluşturulmasıdır. İşçi konseyleri arasında bir köprü oluşturmaya yardımcı olmak için İşçi Ligası üç talebi yaymaya devam edecek:

(i) Altı saatlik bir iş günü

(ii) Enerji, altyapı ve bankaların kamu mülkiyetine geçmesi

(iii) Bir işçi hükümeti.

İŞÇİ LİGASI

http://www.redfireonline.com

E-Mail: workleague@redfireonline.com

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s